Finike Hoyratlığa Kurban Gitmesin
Finike, birçok bakımdan dünyanın ender yerleşim yerlerinden birisidir. Uzun
sahili, eşsiz güzellikte irili ufaklı koyları, şehri bir gerdanlık gibi
süsleyen nehirleri, limanı, Likya’ya başkentlik yapmış antik şehirleri,
kanyonları, yaylaları, ormanları, coğrafi işaretli portakalı, narı, üzümü, balı
var, daha ne olsun! Kıskanılası bir coğrafya! Başka herhangi bir şehir,
bunlardan sadece birkaçına sahip olabilmek için neler vermezdi!
Ama ne yazık ki Finikeliler
bunun bilincinde değiller. Zira barındırdığı bunca potansiyele rağmen Finike
hak ettiği konumda değildir. Daha da kötüsü, şehri yönetenlerin bu potansiyeli
değerlendirecek ne bir planı ne de bir vizyonu vardır. Şehirde yapılanlar da
bir ana planın parçaları değil, birbirinden bağımsız kozmetik müdahalelerden
ibarettir.
Finike an itibariyle,
doğası ve denizi hariç, kendisini gururla tanıtabileceği bir vizite kartına
maalesef sahip değildir. Çarpık mimari, bakımsız cadde ve sokaklar, kirli çevre
ve kamusal alanlar, motorsiklet ve modifiye araç gürültüsü, kimsenin hız sınırına
uymadığı sahil yolu, sakinlerin gerek sosyal gerekse bireysel olarak vakit
geçirebileceği alanların pespayeleği, plajların ve plaj işletmelerinin
köhneliği gibi bir çok olumsuzluk bir anda akla gelenler. Tam bir taşra
kasabası görünümü. Altı kaval üstü şişhane anlayacağınız!
Finike’mizin,
sakinleri ve gelen misafirlerin alış veriş, eğlence gibi ihtiyaçlarını
karşılayabileceği, şehrin ruhunu da yansıtan bir merkezi yoktur. Her önüne
gelen istediği yere istediği dükkanı açmakta, bunu yaparken de estetik kaygılar
taşımamaktadır. Mesela, merkez olma potansiyeline sahip en eski caddelerimizden
olan Atatürk ve Cumhuriyet Caddeleri hem bakımsız hem çirkin hem de
düzensizdir.
Her ne kadar Citta
Slow şehri olmakla övünsek de, ona uygun bir davranış göremiyoruz. Mesela
mahalle aralarına park etmiş kamyonlar, yine mahalle aralarında çoğu zaman
küçük yaşta çocukların birkaç kişi birden bindikleri motorların gürültüsü, yaya
geçitlerinin güvensizliği, aşırı hız ve kontrol eksikliği gibi Citta Slow’a
uygun olmayan durumlar söz konusu. Kural var, ama takip eden yok maalesef! 40
tonluk mermer kamyonunun mahalle arasına park ettiğini görmemek mümkün mü?
Bu bakımsız taşra
şehri görünümenden bakımlı, sakinlerinin ve gelen misafirlerin her türlü
ihtiyacına cevap veren modern bir şehir için hiç vakit geçirilmeden harekete
geçilmesi gerekir. Bunun için öncelikle kapsamlı bir analiz yapılmalı ve her
potansiyel, şehir için kalbi atıp, kaygı duyan, sanatçı, aydın, sivil toplum
kuruluşları, eğitim ve spor kuruluşu temsilcileri ve siyasetçilerin de
katılımıyla derinlemesine tartışılmalıdır. En önemlisi de şehrin, siyasi
çekişme ve planların kurbanı değil, onların kendisine hizmet etmesini sağlayan
ortak payda olmasıdır.
Bunları yazmaktan
maksadım hariçten gazel okumak değil, yapıcı eleştiri yapmak, yıllarca yerel
yöneticilik yapmış birisi olarak da tecrübelerimi paylaşmaktır. İlgilelenenlere
duyurulur!
Ahmet Suat Arı
Yorumlar
Yorum Gönder